Türkiye Cumhuriyeti
hukuk, sosyal ve laik bir devlet
oluşuna kimsenin itirazı yoktur olamaz da.Ancak Laiklik, Osmanlı ve İslam
düşmanlığı değildir. Böyle yorumlamaya kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bu
ülkenin evlatları ecdadı olan Osmanlının değerlerini örnek alma ve gösterme
hakkına sahiptir.
Kendini görüşünü sol,ulusalcı vb. farklı şekilde tanımlayan
da olabilir.Benimsediği değerler doğrultusuda yaşayabilir. Hoşgörü ilkesi
gereğince saygı duyulur. Bu kendini sağcı,muhafazakar,milliyetçi tanımlayanlar
içinde geçerli. Bu birbirinden ayrı iki toplum olarak düşünülmemeli. Görüş
ayrılığı mekan ayrılığı değildir farklı düşünce ve felsefeye sahip vatandaşlar
pekala aynı mahalleyi hatta aynı apartmanı paylaşması doğaldır.
Laikliği savunduğunu söyleyen siyasetçi ve yazarlar toplumun
kutsiyet atfettiği dini ve milli değerlerle barışık olmalı.Bu değerleri küçümseme
ve yıpratma yoluna gitmemeli.
Kendini muhafazakar ve milliyetçi tanımlayan siyasetçi ve
idareciler de milli,dini ve tarihsel değerler üzerinden siyasi istikbal
devşirmeye kalkışmamalı karşıt veya rakiplerini hainlik vb. hoş olmayan
sözcüklerle yaftalamamalı.
Bu husus fikir adamları,gazeteciler ve siyasetçiler içinde
geçerli.Kendi görüş dünyasından olmayanı küçümsemek alaya almak veya hainlikle
suçlama kimsenin haddine değildir.
Siyasi ve ideolojik muhalifini eleştirirken yazar,gazeteci
veya siyasetçiler toplumun önemsediği
değerleri küçümsemekten vazgeçmeli.Bu tavırdan vazgeçilmediği takdirde
kutuplaşma devam edecektir.