
Ak Parti'nin dış politikadaki eylem ve tavırları bumerang gibi dönüp kendisini vuruyor sürekli.Bunun için onlarca olay sayılabilir.
Bunlardan biri ABD seçimlerinde Trump'ın kazanmasının arzulanması ve bu arzunun gerçekleştiğinde Akp kadroları ve yakın medyası


söylemleri ve göçmenlere karşı tavrı herkesin malumu idi. Eski başkan Obama ve partisi ile yaşanan mesafeden dolayı Trump'a
bu denli sempati duyma ve kazanmasını arzulama bir hata idi. Zira Müslüman olmanın gereği olarak temkinli davranılmalıydı.
Ancak Akp'ye yakın medya Trump'ın zaferini emperyalist güç ve zenginlere karşı fakirlerin zaferi gibi lanse ettiler ama unuttukları şey Trump'ın
bir emlak zengini olduğu idi.
Hillary Clinton mı desteklenmeyli yok bunu demek istemiyorum tabiki...Kendi ülkemizin çıkarlarını gözeterek temkinli hareket etmek
bilmediğimiz özellikle medya mensupları sempati bir tavıra kapılarak ile objektif ve gerçekçilikten ayrılma suretiyle yapılan tüm değerlendirme
eylem ileride zora sokan bir unsura dönüşebilir.
Tıpkı Trump'a gösterilen saçma sempati ve tarafgirlik gibi.
Türkiye'nin isteklerini anlayışla karşılayıp gereğini yerine getireceğini sanılan Trump Dönemi Türkiye ve Ortadoğu Coğrafya için kabus halini
aldı.
Halkbank müdürünün tutuklanıp hüküm kararından tutunda İran İle anlaşmaların bozulması Kudüs'ün İsrail'in başkenti ilan edilmesi ve
akabinde katil devlet İsrail'in Filistinlileri katletmesi zulmune sessiz kalınması,YPG'nin desteklenerek güney sınırlarımızı tehdit eder
hale gelmesi hepsi Trump'ın sicil dosyasına yazılabilir.