Ahlaksız Murat Başoğlu'nun öz yeğeni ile yaşadıkları ensest skandalı
üzerine bir yazı kaleme alan Melis Alphan, Türkiye Kadın Dernekleri
Federasyonu'nun yaptığı araştırmaya dayanarak Türkiye'de 'ensest' oranının
yüzde 40 olduğunu açıklamıştı. Bu oranın üfürme olduğunu daha önceki yazısında belirten Ahmet Hakan bu oranı verenlerin ahlaksızlığı normalleştirdiğini söylemişti. Hakan bugün de çok
sert bir yazı daha kaleme alıp Siz o insanların ana, bacı, kardeş falan dinlemeden
birbirlerinin ırzına musallat olduğunu tartışmasız bir veri olarak kabul edecek
kadar nefret dolu olursanız...
Her seçimde “bunlar niye onlara oy veriyor” diye daha çok
ağlaşırsınız. ifadelerini kullandı
İşte Ahmet Hakan'ın bugünkü yazısından "Yüzde 40'çılara
ensest mektubu" başlıklı o bölüm:
SEVGİLİ “Türkiye’de ensest oranı yüzde 40’tır” diye
üfürenler!
Sizin gibi düşünmeyen, sizin gibi yaşamayan, sizin kadar
cici olmayan, sizin gibi inanmayan, sizin kadar zengin olmayan, sizin kadar
eğitimli olmayan, sizin kadar “janti” ve “klas” olmayan insanlara karşı öyle
nefret ve hınç dolusunuz ki...
Onlarla ilgili kulağınıza üflenen her türlü palavrayı anında
doğru kabul ediyorsunuz.
*
Hatta kulağınıza üflenen palavrayı bile yeterli bulmuyor,
“Ne yüzde 40’ı yahu! Yüzde 40’tan bile fazla” falan diyerek...
Sizin gibi olmayan insanların ana, bacı, yeğen, kardeş,
amca, dayı, çocuk falan dinlemeden ırza tasallut ettiklerine şeksiz şüphesiz
iman ediyorsunuz.
*
Nefret, gözünüzü öyle köreltmiş ki...
“Bir toplumun neredeyse yarısı aile içinde önüne gelene
cinsel saldırıda bulunmaz, olmaz böyle saçmalık” demiyorsunuz, diyemiyorsunuz.
*
Nefret, izanınızı öyle esir almış ki...
“Hani bu araştırmanın künyesi? Nerede bunun finansörü? Nedir
bunun metodolojisi?” sorularını bile sormaya gerek duymuyorsunuz.
*
Nefret, mantığınızı öyle bağlamış ki...
Verilen rakamın mantıksızlığını sorgulamıyor, hemen satın
alıveriyorsunuz. Bu saçma rakamı sorgulayanı da “ensest destekçisi” ilan
ediyorsunuz.
*
Ey “yüzde 40 ensest var” diyenler!
Sizin mantık sınırlarını zorlayan bu nefretiniz, karşı
tarafta da mantık sınırlarını zorlayan bir nefreti besleyip büyütüyor.
Siz onlardan nefret ediyorsunuz, onlar sizden nefret ediyor.
Ve bu nefret ilişkisinin kazananı, kalabalık olan tarafa
yaslanan siyasetçiler oluyor.
*
Siz o insanların ana, bacı, kardeş falan dinlemeden
birbirlerinin ırzına musallat olduğunu tartışmasız bir veri olarak kabul edecek
kadar nefret dolu olursanız...
Her seçimde “bunlar niye onlara oy veriyor” diye daha çok
ağlaşırsınız.