Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Chp Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanması üzerine İktidarın yargıya müdahale ettiği ve adaletin zedelendiği gerekçesi ile tepki olarak Ankara’dan İstanbul’a “Adalet Yürüyüşü” adı altında yürüme eylemi gerçekleştirmişti. Başta ol kesim olmak üzere bir kısmı muhafazakar kesimden de destek görmüştü. Bu destek verenlerin çoğu kendisi veya akrabası haksızlığa uğradığını düşünenler. Bu tür eylemlerin süreceği sinyalini vermişti.
Aradan yaklaşık bir buçuk ay bir süre ardından birkaç gündür
Chp öncülüğünde Çanakkale’de Adalet Kurultay çalışmaları yapılıyor. Son derece
demokratik bir yöntem ve hak. Anamuhalefetin temel görevlerinden biri iktidarın
eksik gördüğü taraflarını dile getirme ve çözüm önerileri sunmak. İktidara
düşen ise demokratik eylemleri anlayışla karşılama ve gerekli güvenlik
önlemleri almak. Güvenlik konusunda ister adalet yürüyüşünde ister kurultayında
iktidar üstüne düşen vazifeyi layıkı ile yaptığı görülmüştür. Ancak hem yürüyüşe katılanlar için yapılan küçümseyici
yorumlar hem kurultay bildirisine “utanç” diye nitelenmesi hoş olmadı.
Gelelim bugün “zorba”, “dikta” diye niteledikleri iktidardan
hak ve hukuk talep eden CHP ve çoğunluğu laik ve Kemalistlerin geçmişte
takındığı tavır. 1945’lere İnönü’ye kadar gidip Ak Parti edebiyatı
yapmayacağım. En yakın dönem 28 şubat sürecinde Laikler, başörtülü kızların
üniversiteye girişini engellemekle ve İmam Hatip ve meslek liselilerin katsayı
sorunu ile önlerini kapatmakla veya eşi
başörtülü diye kamudan atılan asker ve memurların hak,hukukunu gaspedildiği farkında değillermiydi.
Bugün hak ve hukukunu savunma konusunda CHP samimi olabilir
ancak mazisinde takındığı tavır dolayısı ile toplumdan yeteri kadar destek
bulamıyor. Muhafazakar kesim hem geçmişte yaşadığı dramları tekrar yaşamaktan
hem de yakaladığı rahatlık lüks ve kamu imkanlarını elinden bırakmak istemediği için her ne
yaparsa yapsın Ak Parti’den kopmak istemiyor.
CHP ve diğer siyasi oluşumların öncelikli hedefi bu
muhafazakar kesimin bu endişesini gidermek olmalı.
Böyle olması gerekirken sol veya laik kalem diye tabir
edilen bazı gazeteci ve siyasetçilerin toplumun inanç ve tarihi değerleri ile
çelişen söylemlerini anlamak zor.
Laikler Ak Parti’den rövanş alıp kendilerince
benimsedikleri toplum değerleri ile
bağdaşmayan laik ilkeleri tekrar tatbik etme düşünceleri varsa bundan
vazgeçsinler. Tüm toplumla barışık siyaset üretsinler. Ülkemiz ancak
kutuplaşmalardan sıyrılarak daha müferreh bir geleceğe yelken açabilir.
Furkan Bediroğlu
Furkan Bediroğlu